hep, her zaman ve nasıl olduysa; zamanın duracağını bilerek hayata kaptırıyoruz kendimizi. insanız! küçük şeylerle mutlu olmak varken, hayallerimiz, amorti üzerinden büyük ikramiyeyi on ikiden vurmak için çabalıyor. evet, her şey geride kalacak. aldığın ilk nefes aynı zamanda sona doğru atılan bir adım, güneşe çıkardığın saksı suladığın çiçeğin kafesi. adam ne güzel de söylemiş, “mutsuzluk; pencereden manzaraya bakıp camı görmektir.” ama güzelim, canım… biz bırakalım bu kötü şeyleri, hayat yaşamaya değer bir cehennem değil mi sonuçta?
sür atını sür, bilekleri kırılan atların nasıl koştuğunu duysunlar. sür!
‘Papyrus’